Hakan Fidan, Sumud için İsrail üzerinde baskı kurduk.”Türkiye olarak öncülük ettik”dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Savunma sanayinde bizim yerlileşmemizi ve millileşmemizi mümkün kılan emeği görmeyen ve buna saygısızlık eden de bir tartışma alanı ortaya çıktı. Bunu ben açıkçası şiddetle reddediyorum ve kınıyorum.” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TRT Haber’de gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Bakan Fidan, yaptığı açıklamada, Haydut İsrail tarafından uluslararası sularda el konulan Küresel Sumud Filosu teknelerinde yer alan aktivistlerin Türkiye’ye getirilme sürecini anlattı.
Bakan Fidan, Türkiye’nin İspanya, Latin Amerika ve Asya-Pasifik ülkeleri başta olmak üzere birçok devletle yakın bir siyasi koordinasyon kurduğunu ifade etti. Bu ortak duruşun önemine dikkat çeken Fidan, “Ortak mesaj verdik ve buradan bir baskı ürettik, uluslararası bir baskı. Yani bu insanlar sahipsiz değiller. Diğer taraftan bu bir sivil eylem ama biz devletler olarak, uluslararası hukukun ve insancıl hukukun bize alan açtığı ölçüde buna sahip çıkıyoruz mesajını vermek önemliydi,” diye konuştu.
“Türkiye olarak öncülük ettik”
Bu diplomatik birlikteliğin bir ilk olduğuna işaret eden Bakan Fidan, Türkiye’nin bu süreçteki lider rolünü şu sözlerle anlattı: “Daha da önemlisi, ilk kez bu devletleri bir araya getirmek önemliydi. Türkiye olarak biz ona öncülük ettik.”
Filodaki aktivistlerin İsrail tarafından gözaltına alınmasının ardından harekete geçildiğini belirten Fidan, sürecin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kesin talimatıyla yürütüldüğünü söyledi. Bakan Fidan, “Bu asil aktivistler gözaltına alındıktan sonra, bir an önce onların esaretine son verecek bir operasyonel hamleye girmemiz gerekiyordu” dedi.
Fidan, “İsrail makamlarıyla, güvenlik makamlarıyla Milli İstihbarat Teşkilatımız üzerinden temasa geçtik. Tel Aviv’deki Büyükelçiliğimizdeki maslahatgüzarımız da ilgili makamlarla temasa geçti. Ve geri planda gerçekten çok fazla insan emeğinin olduğu bir operasyonla da bugün kardeşlerimizi ülkemize getirdik” ifadelerini kullandı.
“Devletlerin bu tür sivil inisiyatiflere sahip çıkması gerek”
Bakan Fidan, eylemi “eşi benzerine ender rastlanan asil bir eylem” olarak nitelendirerek, devletlerin bu tür sivil inisiyatiflere sahip çıkması gerektiğini vurguladı. Halen İsrail’de alıkonulan az sayıda aktivistin durumu hakkında da bilgi veren Fidan, “Geride bir miktar kardeşimiz daha kaldı. Prosedürel bir mahkemesi olacak. Belki birkaç gün içerisinde en geç onları ve diğer kardeşlerimizi tahliye ettirmiş olacağız inşallah,” diyerek süreci yakından takip ettiklerini belirtti.
“Netanyahu’nun süreci sabote etme ihtimali her zaman için var”
Gazze’de kalıcı bir ateşkesin tesisi için yürütülen süreçlere de değinen Fidan, Netanyahu’nun süreci sabote etme ihtimalinin her zaman için var olduğunu söyledi.
Fidan, “Bunun için Amerika’nın ciddiyetine ve kararlılığına açıkçası ihtiyacımız var. Yani aslında diplomatik ağırlık noktası bizim için Amerika’nın bu hatta tutulması. Onun için belli liderlerin, Cumhurbaşkanımızla beraber Trump’a bu noktada telkinde bulunmaları, onu bir hatta tutmaları gerçekten önemli. Dünya barışı için, bölge barışı için.” dedi.
Burada Hamas’ın buna bakışının, iyi olanları ‘iyi’ diye kabul edip, takdir edip, kabul edilemez olanların neden kabul edilemeyeceğini izah etmesi açısından önemli olduğuna dikkati çeken Fidan, şöyle devam etti:
“Bence buradaki ortaya konan müzakere tekniği, cevap kağıdındaki cevap şekli gerçekten yani takdire şayan bir husus. Burada kategorik bir reddiye değil, burada uzlaşmayı arayan, arabulucunun emeğine saygı duyan ama Filistin halkının kabul edemeyeceğini, yalanda da mümkün olmayanları da açıkça dile getiren bir Hamas yaklaşımı görüyoruz. Bence olması gereken en ideal yaklaşım da bu.”
“Bu tartışmaları şiddetle reddediyorum, kınıyorum”
Savuna sanayiindeki dezenformasyon girişimleri ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Fidan, “Savunma sanayiinde yerlileşmeyi mümkün kılan emeğe saygısızlık eden bu tartışmaları şiddetle reddediyorum ve kınıyorum” dedi.
Bu tartışmaların, Türkiye’nin savunmada yerlileşme ve millileşme hamlesini mümkün kılan emeği görmezden geldiğini ve saygısızlık ettiğini belirtti.
Bakan Fidan, şunları söyledi:
“Burada binlerce mühendisin, o kadar yıldır ortaya koyduğu çok ciddi çalışmalar var. Ben Milli İstihbarat Teşkilatından itibaren birinci elden tanığım. Aselsan’da, TAI’de, Roketsan’da, Havelsan’da, Baykar’da, BMC’de ve adını sayamadığım o kadar çok firmada ortaya konulan, yıllardır süren bir mücadele var. Bakın, %20’den %80’e gelmiş bir yerlilik oranı var. Bu küçümsenecek bir şey değil.”
Bakan Fidan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
“Bu eyleme katılan kardeşlerimizi tebrik etmek istiyorum”
Tabii burada ilk önce bu eyleme katılan kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı gerçekten tebrik etmek istiyorum. Yani bu asil bir eylem. Filistin davasını, Gazze’de devam eden soykırımı önlemek için bir uluslararası farkındalık oluşturmak şu anda bizim en büyük silahımız. Biz de uluslararası diplomaside açıkçası bunu yapıyoruz.
Tabii bu organizasyon faaliyetine başladığı zaman, bu sefer geniş ölçekli başlıyor, çok uluslu bir katılım var. Çok sayıda insanımız, çok sayıda gemi katılıyor, çok ülkenin vatandaşı burada. Bizim birkaç tane hedefimiz vardı bu önümüze geldiği zaman. Birincisi bunun başarıya ulaşması. Yani bu etkinlik barış içerisinde, kimsenin burnu kanamadan ve bölgede yeni bir çatışmanın fitili ateşlenmeden bunun hedefine ulaşması ve kardeşlerimizin, vatandaşlarımızın sağ salim ülkelerine dönmesi.
“Filo ayrılır ayrılmaz ülkelerle koordinasyon mekanizması kurduk”
Bu tabii yukarıda koyduğumuz hedefler. Bunun altında çok husus var. Bir defa İsrail’e düzgün mesaj gitmesi için uluslararası baskının oluşturulması gerekiyordu. İlk etapta filo limanlardan ayrılır ayrılmaz biz belli ülkelerle bir koordinasyon mekanizması kurduk. Bunu çok fazla kamuoyuna yansıtmadık. En son belki 16 Eylül’de bir ortak, 17 ülkenin beyanıyla ortak bir bildiri yayınladık ama onun gerisinde İspanya, Latin Amerika, Asya Pasifik ülkeleri olmak üzere birçok ülkeyle yakın bir siyasi koordinasyon kurduk. Ortak mesaj verdik ve buradan bir baskı ürettik, uluslararası baskı.
Yani, bu insanlar sahipsiz değiller. Fakat diğer taraftan da bir sivil eylem ama biz devletler olarak uluslararası hukukun, uluslararası insancıl hukukun bize alan açtığı ölçüde biz buna sahip çıkıyoruz mesajını vermek önemliydi. Daha da önemlisi, ilk kez bu devletleri bir araya getirmek önemliydi. Yani bunların vatandaşları bir araya gelmiş, hareket ediyor ama devletlerinin geride bir diplomatik birliktelik içerisinde olması gerekiyordu. Türkiye olarak biz ona öncülük ettik. Sağ olsun İspanya bu konuda gerçekten çok ciddi bir rol oynadı. İspanya Dışişleri Bakanı’na da burada huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum hassasiyetinden dolayı.
Daha sonra gemiler yola çıktıktan sonra tabii seyrüsefer güvenliği önemli. Çok fazla sayıda tekne var; küçük, orta ölçekli. Bunların yolda kalanı var, daha farklı güvenlik sorunları olabilirdi. Tabii bölgede bulunan deniz kuvvetlerimiz, özellikle havadan izleme unsurlarımız, İspanya, İtalya başta olmak üzere bölgedeki diğer deniz kuvvetleriyle de bir koordinasyon içerisinde oldular.
“Operasyonel hamleye girmemiz gerekiyordu”
En sonunda bu asil aktivistler gözaltına alındıktan sonra da biz bir an önce onların esaretine son verecek bir operasyonel hamleye girmemiz gerekiyordu. Yani Cumhurbaşkanımızın da bu konuda kesin talimatı oldu. İsrail makamlarıyla, güvenlik makamlarıyla Milli İstihbarat Teşkilatımız üzerinden temasa geçtik. Yereldeki büyükelçiliğimizdeki maslahatgüzarlığımız da ilgili makamlarla temasa geçti ve geri planda gerçekten çok fazla insanın emeğinin olduğu bir operasyonla da bugün kardeşlerimizi ülkemize getirdik.
“Bu eyleme devletler sahip çıkmak durumundalar”
Tabii başka ülkelerin de bu konuda bizlerden talepleri oldu açıkçası. Bu taleplere de yanıt verebildiğimiz için açıkçası memnunuz. Çünkü başlangıçta da ifade ettim, bu gerçekten eşine ender rastlanan asil bir eylem. Yani bu eyleme devletler mümkün olduğu her ölçüde sahip çıkmak durumundalar. Geride bir miktar kardeşimiz daha kaldı. Onların prosedürel bir mahkemesi olacak. Belki birkaç gün içerisinde de en geç onları ve diğer kardeşlerimizi tahliye ettirmiş olacağız inşallah.
“Filistin meselesini ciddiye alan, ciddiyetle takip eden bir hükümetiz”
Biliyorsunuz bu kriz başladığı andan itibaren bizim bir duruşumuz vardı, bir tespitimiz vardı. Yani Filistin meselesini ciddiye alan, ciddiyetle takip eden bir hükümetiz. Cumhurbaşkanımızın bu konudaki hassasiyeti en üst düzeyde. Kamuoyumuzun sahip olduğu vicdani hassasiyeti, duygusal hassasiyeti bizim gerçek hayat politikasına mümkün olan en iyi şekilde yansıtmamız gerekiyor.