Uygur Bilig Yurdu Sapığı Ahmet Kadeer Kadar Çocuklara yönelik Cinsel istismara göz Yumanlar da Sorumlu
İstanbul’un Silivri ilçesinde faaliyet gösteren Uygur İlim Marifet Vakfı‘na bağlı Oku Uygur Bilig Yurdu Etüt Merkezi‘nde ortaya çıkan ve 7 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz, 6 kız çocuğuna ise cinsel taciz iddialarını içeren facia, sanık Ahmed Kadeer‘in 112 yıl 6 ay hapis cezası almasıyla adli olarak bir sonuca ulaşmıştır.
Ancak bu mahkûmiyet kararı, olayın kurumsal ve idari boyutundaki ihmalleri ve sorumlulukları üzerindeki gölgeyi kaldırmamıştır. Bu trajik hadise, Türkiye’deki ruhsatsız dini ve eğitim kurumlarının denetimsizliğinin yarattığı ağır güvenlik zafiyetini bir kez daha kanıtlamıştır.
2020 yılında ruhsatı iptal edilen bir eğitim kurumunun, aradan geçen dört yıla rağmen hâlâ faaliyet göstermesi, ciddi idari ihmal ve denetim zaaflarını gündeme getirdi. Eğitim-öğretim gibi toplumun en hassas alanlarından birinde ruhsatsız bir yapının çalışmaya devam etmesi, yalnızca yasal değil aynı zamanda etik bir sorundur.
Silivri’deki resmi kurumlar — özellikle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Kaymakamlık — bu süreçte görevlerini yerine getirmemekle eleştiriliyor. Ruhsatsız bir kurumun varlığı, sadece “göz yummak” değil, aynı zamanda görevi kötüye kullanma kapsamına girebilecek bir idari sorumluluk doğurabilir.
Bu durum, Türkiye’de denetim mekanizmalarının kağıt üzerinde var olmasına rağmen, uygulamada nasıl aksadığını açıkça göstermektedir. Eğitim gibi çocukların, ailelerin ve toplumun geleceğini doğrudan etkileyen bir alanda dört yıl boyunca ruhsatsız faaliyet gösterilmesi, kamu otoritelerinin acilen açıklama yapmasını ve sorumlular hakkında işlem başlatılmasını zorunlu kılmaktadır.
Bir kurumun ruhsatsız olarak dört yıl boyunca faaliyet göstermesi, “bilinmemiş” olamaz; ancak “görmezden gelinmiş” olabilir. Bu da hukuk devleti ilkesinin yerel düzeyde sorgulanmasını gerektirir.
İhmalin Adresi: Kaymakamlık, Müftülük ve İlçe Milli Eğitim
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), soru önergelerine verdiği yanıtta kurumun “Bakanlığımıza bağlı ve ruhsatlı bir kurum olmadığını” belirtmesi, facianın asıl boyutunu gözler önüne sermektedir: Oku Uygur Bilig Yurdu, uzun yıllar boyunca kaçak ve denetimsiz bir şekilde faaliyet göstermiştir.
Bu durum, olay yaşanana kadar kurumu görmezden gelen yerel idari ve hukuki makamların ağır ihmalini ortaya koymaktadır:
Silivri İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü : Eğitim faaliyeti görüntüsü veren ve çocukları barındıran bu merkezin ruhsatsız ve kaçak olduğunu tespit etmesi ve kapatılması için yasal süreçleri başlatması gerekirdi.
Görevini ihmal ederek buradaki faaliyetlere göz yumulması, yaşanan felaketin idari zeminini hazırlamıştır.
Silivri Kaymakamlığı : İlçenin en üst mülki amiri olarak, kamu düzeni ve güvenliğinden doğrudan sorumludur. Kaymakamlık, rutin denetimler veya çevre şikayetleri üzerine bu tür ruhsatsız yapıları tespit edip faaliyetlerini durdurma yetkisine sahiptir. Bu sorumluluğun yerine getirilmemesi, ağır bir idari kusurdur.
Silivri Müftülüğü : Merkezde dini eğitim faaliyeti yapıldığı iddia ediliyorsa, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olmayan bu tür yapıların denetimi veya yasal süreçler için uyarılması noktasında yerel teşkilatların da sorumluluğu bulunmaktadır.
Bu vahim olayda, ruhsatsız ve denetimsiz bir yapının içinde cinsel istismar suçunun işlenmesine olanak sağlayan kurumsal boşluğun sorumluluğu, sadece suçu işleyen şahsa değil, bu kaçak faaliyeti görmezden gelen tüm yerel yöneticilere aittir. Zira, kaçak faaliyet gösteren bir eğitim kurumunda gerçekleşen bu tür bir suçta, o kurumun faaliyet göstermesine göz yumanlar da en az suçu işleyen kadar suçludur.
Devletin Önleyici Tedbirleri Şart
Türkiye’de geçmişte de benzer utanç verici hadiseler yaşanmış olmasına rağmen, ruhsatsız ve denetimsiz “merdiven altı” eğitim ve barınma hizmetlerinin önüne geçilememesi, devletin çocukları koruma görevindeki süreklilik eksikliğini göstermektedir.
Bu trajedinin bir daha yaşanmaması için:
- Sıfır Tolerans Denetimleri: Tüm illerde Valilikler koordinasyonunda, ruhsatsız eğitim, etüt, yurt ve kurs merkezlerine yönelik kapsamlı ve sürekli denetimler başlatılmalı, tespiti yapılan tüm kaçak yapılar derhâl mühürlenmelidir.
- Yöneticilere Yönelik Soruşturma: Oku Uygur Bilig Yurdu’nun kaçak faaliyetine göz yuman ve görevini ihmal eden dönemin Silivri Kaymakamları, İlçe Milli Eğitim Müdürleri ve ilgili diğer idari amirleri hakkında derhal idari ve hukuki soruşturma başlatılmalı, sorumluluğu tespit edilenler yargılanmalıdır.
- Vakıf Yöneticilerinin Takibi: Vakfın yöneticileri hakkında mağdur aileleri tehdit ettiği yönündeki iddialar ve suç duyuruları ciddiyetle takip edilmeli ve hukuki süreç sonuna kadar yürütülmelidir.
Unutulmamalıdır ki, çocuklarımızın güvenliği siyaset üstü bir konudur. Devletin temel görevi, geleceğimiz olan çocukları her türlü tehlikeden korumaktır. Bu olayın sapık sanığı cezasını almış olabilir, ancak bu faciaya zemin hazırlayan sistemik ihmal ve idari sorumluluklar kesinlikle cezasız kalmamalıdır.
Uygurlara ,Relief Canada Vakfının maddi desteğiyle 96 konut inşa edildi.
Uygur İlim ve Marifet Vakfı Okulundaki 7 Uygur kız çocuğu Tecavüzlerinin detayı
Türkiye’deki Uygur okulunun Çin’in baskısıyla kapatıldığı iddiası YALAN çıktı
