Site Rengi

Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C
Smiley facehttps://cesurtv.com/
Smiley face

İzmir Körfezi’nde balık tutulmaması uyarısı

27.08.2024
211
A+
A-

İzmir Körfezi’ndeki kirlilik nedeniyle balık avlanmaması konusunda uyarılarda bulunuldu.

Karara uymayanlara ceza uygulanacak .

İzmir Körfezi'nde balık tutulmaması uyarısı

Körfezin belirli bölümlerinde ölü balıkların görülmesi ve kötü koku, yerel ve ulusal gündemdeki yerini koruyor.

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ekiplerinin körfeze akan 7 dere ve Atatürk Organize Sanayi Bölgesi ile Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nin arıtma tesislerinin çıkış noktasından alınan numunelerin analiz sonuçları bekleniyor.

İZSU’ya ait bir geminin de Alsancak Limanı açıklarında aldığı suyu filtreleyerek yeniden denize deşarj ettiği görüldü. Bu yöntemle su içindeki oksijen oranının artırılması hedefleniyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı tarafından denizdeki oksijen oranını artırmak amacıyla Bayraklı sahiline konulan 4 hidrosoft pompa ise bulunduğu yerden kaldırıldı.

Karara uymayanlara ceza uygulanacak

İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ekipleri, balık ölümlerinin görüldüğü körfezden balık tutulmaması konusunda vatandaşları uyarıyor. Ölü balıkların görüldüğü Bayraklı ilçesi Turan Mahallesi Muhtarı Nursel Ölmez tarafından da uyarıcı afişler asıldı.

İzmir Körfezi’ndeki balık ölümlerini kirlilik tetikledi

 

Muhtar Nursel Ölmez, geçen haftadan bu yana balık ölümlerinin yaşandığı körfezde kokunun kısmen azalmaya başladığını söyledi.

İlçe Tarım Müdürlüğü ekiplerinin balık tutmanın yasak olduğunu kendisine bildirdiğini anlatan Ölmez, “Görüldüğü taktirde ceza uygulanacak. Bana bunu söyledikleri için ve burada çok fazla balık tutmaya gelen vatandaş olduğu için uyarıcı bir yazı yazıp asma gereği duydum. Bilinçli olanlar gelmiyor ama geceleri bilmiyorum. Gündüzleri biz uyardık” diye konuştu.

İzmir Körfezi’ndeki balık ölümlerini kirlilik tetikledi

Uzmanlar, İzmir Körfezi’ndeki alg patlamaları ve sonrasında görülen balık ölümlerinin, uzun yıllardır süren kirlilik birikiminin üzerine yüksek deniz suyu sıcaklığının eklenmesi sonucu yaşandığını söylüyor.

İzmir Körfezi’ndeki balık ölümlerini kirlilik tetiklediKonuyla ilgili soruları yanıtlayan Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esin Suzer, İzmir Körfezi’nde yaşanan alg patlamasının, toksik maddeler üreterek oksijensiz bir ortam yarattığını kaydetti.

Yoğunlaşarak su yüzeyini kaplayan alglerin ölümlerinin ardından parçalanan organik maddelerin denizdeki oksijen seviyesini azalttığını belirten Suzer, bu sürecin, deniz suyundaki sıcaklık artışıyla birleştiğinde oksijenin daha da azalmasına ve balık ölümlerine neden olduğunu vurguladı.

Suzer, “Burada, sedimentte yani dipteki çamurda yılların birikmiş kirliliği var, bunlar da organik ve inorganik kirleticiler olarak balıklarda birikim yapıyor, besin zincirinden bize kadar ulaşabiliyor” dedi.

İzmir Körfezi’nde daha önce de görülen bu durumun, bu yıl deniz suyu sıcaklıklarındaki artış nedeniyle daha erken görüldüğünü ifade eden Suzer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz körfezde ilkbahar ve sonbaharda 2 ayrı alg patlaması yaşarız, şu anda yaz döneminde yaşadık ve eğer bu nutrient yani besin tuzları azalmazsa bu patlamaları sonbaharda büyük ihtimalle yine yaşayacağız. Yüksek sıcaklıklar organizmaların üremesini tetikliyor, su sıcaklığı 28-29 derecelerde ve su sirkülasyonu olmadığı için durağan su ısındıkça ısınıyor. Şu anda İzmir iç körfezi göle dönüştü çünkü akıntı çok yavaş.”

“Rüzgar doğudan batıya eserse Karşıyaka’da da görülebilir”

Alg patlamalarının, denizde hakim rüzgarlarla hareket ettiğinden yani sürüklendiğinden bahseden Suzer, hakim rüzgarın halihazırda iç körfeze doğru estiğini ve bu nedenle burada bir yoğunlaşma olduğunu, rüzgarın doğudan batıya doğru esmesi halinde aynı durumun Karşıyaka’da da görülebileceğini bildirdi.

Körfez’deki kirlenmenin evsel ve endüstriyel kaynaklı olduğu değerlendirmesinde bulunan Suzer, arıtma sistemlerinin yenilenmesi ve belediyelerin daha iyi arıtma yapması gerektiğinin altını çizdi.

İzmir Körfezi’ni en fazla Meles Çayı’nın etkilediği tespitini paylaşan Suzer, bazı fabrikaların atıklarını gece derelere bırakma ihtimali olduğunu ve bu fabrikaların çok iyi denetlenmesi gerektiğini dile getirdi.

Derelerin taşıdığı atık yükünün sadece Bayraklı ve Karşıyaka bölgelerini değil, Liman, Pasaport gibi bölgeleri de çok ciddi etkilediğini sözlerine ekleyen Suzer, “İç körfezin akıntı sistemi çok etkili değil, sığlık alanlar var ve akıntıyı engelliyorlar, o yüzden su çok aktif olarak değişmiyor, çok az değişiyor. Bu yenilenme olmayınca da oksijensiz su dibe çöküyor, organik parçalanmalar artıyor, hidrojen sülfür oluşumları ve kokular bundan kaynaklanıyor” diye konuştu.

Hidrojen sülfür gibi zehirli gazlar deniz ortamına salınıyor”

Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Çevre Teknolojileri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Azize Ayol da balık ölümlerinin ana nedeninin atık su deşarjları olduğunu söyledi.

Ayol, “Uzun yıllardır olan deşarjların birikimi neticesinde, özellikle deniz tabanına yakın yerlerde oksijen seviyelerinin çok düşük olması hatta oksijensiz koşulların oluşması, hidrojen sülfür gibi zehirli gazların deniz ortamına salınması nedeniyle balık ölümleriyle karşılaşıyoruz” sözlerini sarf etti.

Balık ölümlerinin özellikle Bayraklı civarında görüldüğünü, bu nedenle Meles Çayı’nın olduğu yerden, Arap Deresi’nden taşınan suların kontrol edilmesi gerektiğini vurgulayan Ayol, “Kentsel atık suları toplayan ana kolektörden denize herhangi bir sızıntı var mı, yok mu? Bunların sıkı bir şekilde izlenmesi gerekiyor. Dereler yoluyla atık su deşarjlarının taşındığı gibi aynı zamanda mevcut ana kolektör, 5 pompa istasyonuyla arıtılmak üzere Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi’ne su taşıyor. Ama o kolektörde herhangi bir sızıntı olup, denize karışması söz konusu mu? Bütün bunların takip edilmesi gerekiyor. Ayrıca Körfez’de dip taramanın kapsamlı bir şekilde yapılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Geçmiş yıllarda Körfez’de deniz marulları, farklı kirleticiler, koku problemi gibi olumsuzluklar yaşandığını hatırlatan Ayol, bu sene ise balık ölümlerinin ortaya çıktığını kaydetti.

İzmir Körfezi’nin çok uzun yıllar kirleticileri aldığını ve sıcaklık artışlarının etkisiyle yaşanan plankton patlamalarının tek başına balık ölümlerine yol açamayacağını anlatan Ayol, şöyle devam etti:

“Planktonun aşırı patlamasındaki nedenlerden biri atık suyun bir şekilde Körfez’e gidiyor olması, özellikle fosfor ve azot gibi besi elementlerinin su ortamında bulunması nedeniyle bu tür canlılar aşırı derece büyüyebiliyor. Sıcaklık önemli neden ama tek neden değil, atık suyun içindeki kirleticiler, planktonlar için ekstra bir besin kaynağı oluyor. Evsel, endüstriyel atıkların yol açtığı azot kirliliğinin ana kaynağı üre yani kanalizasyonla gelen insan atıkları. İzmir Körfezi 1 yılda bu hale gelmedi, yılların birikimi var.”

“En az 10 yıllık birikimin Körfez’i bu hale getirmesi normal”

İleri biyolojik arıtma yöntemiyle çalışan Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi’nin, 2000’li yıllarda devreye alındığını aktaran Ayol, “Ancak bu tesisin 2010’dan sonra eskimesi, dördüncü devre dediğimiz fazının biraz daha fazla geç devreye alınabilmesi, o tesisteki arıtmanın çok yeterli olmaması, derelerden gelen deşarjların engellenememesi gibi nedenlerden dolayı Körfez yaklaşık 15 yıldır bu sorunlarla baş etmeye çalışıyor. Doğal olarak her su ortamı kapasite olarak belli bir kirliliği kaldırabilir ama şimdi sirkülasyonun olmadığı, daha çok kapalı, iç tarafta olan bir Körfez’den bahsettiğimiz bu noktada en az 10 yıllık birikimin Körfez’i bu hale getirmesi normal” yorumunu paylaştı.

Belediyeler tarafından yapılan bazı bakım onarım çalışmalarının yeterli düzeyde olmadığını, benzer bütün iç suların daha kapsamlı izlenmesi gerektiğini belirten Ayol, acil olarak yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Nasıl ki müsilaj için Marmara Eylem Planı yapıldıysa, İzmir Körfezi için de acil bir eylem planın yapılması, atık su deşarjlarının önlenmesi, mevcut atık su arıtma tesislerinin verimliliğinin kontrol edilmesi lazım. Sağlıklı bir şekilde dip taraması yapılarak körfezdeki kirleticilerin uzaklaştırılması, bir akış sağlanması gerekiyor. Aksi halde birkaç yıl içinde müsilaj benzeri sorunları konuşuyor hale geliriz. Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi ne kadarlık bir performansta çalışıyor, suları arıtıyor, orada üretilen çamurlar nasıl işleniyor? Buranın, İZSU (İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü) tarafından yeniden ele alınması gerekiyor.

İzmir Körfezi’nde Koku ve Balık Ölümleri: Büyükşehir’den Açıklama

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bayraklı bölgesindeki koku ve balık ölümlerine ilişkin bir açıklama yaptı. Özellikle Körfez’in su sirkülasyonunun az olduğu Bayraklı sahilinde…

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden Bayraklı Sahilindeki Balık Ölümleri Açıklaması

Balık Ölümleri ve Koku Sorunu

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bayraklı sahilindeki balık ölümleri ve koku ile ilgili bir açıklama yaptı. Özellikle Körfez’in su sirkülasyonunun az olduğu Bayraklı sahilinde deniz suyu sıcaklığının yüksek seyretmesinin alg patlamalarına neden olduğu, deniz suyundaki oksijen seviyesinin düşmesi sonucu balık ölümlerinin gerçekleşmiş olabileceği belirtildi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bayraklı bölgesindeki koku ve balık ölümlerine ilişkin bir açıklama yaptı. Açıklamada şu görüşlere yer verildi:

“Şikayete konu olan koku; körfezdeki besin tuzlarının fazlalığına bağlı olarak deniz suyu sıcaklığının küresel ısınma ve iklim değişikliklerinin sonucu ani artması ile birlikte  (29 derece gibi çok yükseklerde seyretmesi) ortaya çıkan “Dinoflagellate Gymnodinium” cinsi tek hücreli canlıların (planktonların) popülasyonundaki artıştan kaynaklıdır. Plankton sayılarının aşırı artması önce bulundukları sudaki oksijen oranının düşmesine sonrasında ise ortamda tüketilebilecek oksijen kalmaması sebebiyle plankton ölümlerine neden olmaktadır. Bu ölümlerin sonucunda ortamda kötü koku oluşmaktadır. Ayrıca bu canlıların popülasyonundaki aşırı artış; bulundukları suyun yüzeyinin kızılımsı-kahverengi bir görünüme bürünmesine de neden olmaktadır. Bununla birlikte; plankton patlaması sudaki Çözünmüş Oksijen miktarını oldukça azaltmış (1’in altına düşmüş) ve beslenme ihtiyaçlarını planktonik organizmaların yoğun olduğu bölgelerde karşılayan balıkların ölümüne sebebiyet verdiği düşünülmektedir. İzmir Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı tarafından gerekli çalışmalar yapılmaktadır. Deniz Koruma Şube Müdürlüğümüz de hem deniz süpürgesi hem de karadan temizlik çalışması yapmaktadır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.